Latmos’un Önemi

Latmos, geçmişi 8000 yıl öncesine dayanan bir yaşam alanıdır. Her dönem kutsal kabul edilmiş bir bölgedir.

Beşparmak Dağları, Aydın ve Muğla il sınırları boyunca yayılan, tarihöncesi çağlardan bu yana yerleşim görmüş, kültürel ve doğal açıdan çok özel bir bölgedir.

Latmos – Beşparmak Dağları, Aydın ili Söke, Koçarlı, Karpuzlu ilçeleri ile Muğla ili Milas ilçesi boyunca uzanır. Latmos’ta doğanın ve zamanın etkisiyle şekillenen gnays kayaları, bitki örtüsü ve tarihi dokusu ile bir arada benzersiz bir peyzaj sunar. 8000 yıl geçmişe uzanan yaşam kültürü, kıymetli su kaynakları, endemik türleri de içeren florası ve faunası ile büyüleyici bir coğrafyadır. 

Arkeolojik ve Kültürel Açıdan Önemi

Kutsal Dağ

En erken dönemlerinden bu yana Latmos Anadolu’nun kutsal dağlarından biriydi. Bu dağ sisteminin en tepe noktası olan Tekerlek Tepe, Anadolu kökenli tarih öncesi bir Fırtına Tanrısı ile ilişkilendirilmiştir. Hattilerin Taru’su, Luvilerin Tarhunt’u, Hititlerin Tarhuna’sı, Karialıların Zeus Akraios’u dağın en zirvesinde otururdu. Karia mitolojisinde bu dağlar Ay Tanrıçası Selene’yle sevgilisi Endymion’un büyük aşkına da ev sahipliği yapmıştır. Selene, aşık olduğu Endymion’u Latmos’un koynuna emanet ederek onu bir mağarada gizlemiştir. Hrıstiyanlık döneminde Latmos bölgesi korunaklı ve huzurlu bir bölge olması nedeniyle manastırlar için bir tercih olmuş ve kutsallığını sürdürmüştür.

Kaya Resimleri

Latmos’ta bildiğimiz en erken buluntular 8000-7500 yaşlarındaki (MÖ 6000-5500) kaya resimleridir. İlk kez 1994 yılında Anneliese Peschlow-Bindokat tarafından bilimsel çalışmaların yayınlandığı günden bu yana 170’den fazla farklı kaya resmi tespit edilerek belgelendi. Bu sayının gelecekte yeni araştırmalar sonucu daha da artması mümkün görünüyor. Latmos kaya resimleri eşi benzeri olmayan betimlemeleriyle Anadolu’daki en önemli tarih öncesi keşiflerinden biridir.

Selene ve Endymion Mitolojisi

Latmos sadece jeolojisi, kültürel ve doğal mirasıyla öne çıkmaz. Anadolu’nun en güzel mitolojilerinden biri olan Ay Tanrıçası Selene’yle Çoban Endymion’un büyük aşkına da ev sahipliği yapar.

Latmos’un Tarihsel ve Kültürel Süreci

Neolitik ve Kalkolitik Dönem

Anadolu coğrafyası insanlık tarihinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle Neolitik Dönem’deki insanın insanlaşma süreci ve Neolitik Devrim’in (MÖ 10000-5500) tüm süreçleri izlenir. Yukarı Fırat Dicle Hattı’ndaki Çayönü, Karahantepe, Göbeklitepe ve pek çok çağdaş yerdeki en erken Neolitik (MÖ 10000-7500 / Çanak Çömleksiz) izler görülmeye başlar. Aksaray’daki Aşıklıhöyük’te (MÖ 8400-7300) yerleşik yaşama geçişin ve bitkilerin kültüre alınması çok iyi şekilde izlenebilir. Konya’daki Çatalhöyük’te (MÖ 7100-5950) artık tamamen yerleşik yaşama geçilir ve kent hüviyetinin adımları atılır.

Latmos’a geldiğimizde ise Güzeltepe ve Kaygıllı Köyleri arasında Kisir Çayı kenarında bulunan Malkayası Mağarası ve İsa Mağarası Vadisi Neolitik Dönem’in sonlarından Kalkolitik Dönem’e (Bakır Çağı) doğru (MÖ 6000-5000) önemli izler vermektedir.

Latmos, Mezopotamya’da başlayan İç Anadolu’da devam eden insanın insanlaşma sürecinin Ege’ye ve Avrupa’ya geçişteki en önemli halkasıdır. Latmos’ta yaşayanların asıl önemi milyonlarca yıllık gnays kayaların altına ve su kaynaklarının yanına kendine has inanç ve kültürlerinden yüzlerce kaya resimleri bırakmalarıdır.

Demir oksitten elde edilen kırmızı boyayla çizilen resimlerde savaş, av ve mücadele temasından ziyade daha çok doğanın uyanışıyla ilintili baharın gelişi, bir bayram, bir tören, bir şenlik gibi olayların işlendiğini görürüz. Betimlerde kadınlar iri kalçalı erkekler ise daha çizgisel şekilde betimlenmiştir. İnsanların yanında insanı aşkın varlıklar, geometrik motifler, meander (menderes) diyebileceğimiz zig zaglar ve az da olsa hayvan çizimleri görmek mümkündür.

Karadere’de bulunan kaya resimlerinde diğer figürlerden daha öne çıkan bir betim, insanı aşkın (Fırtına ve Yağmur Tanrısı?) varlıklardan biri olabilir. Bu büyük figür ellerini yumruk şeklinde havaya kaldırmış ve başında T şeklinde boynuzvari bir başlığı vardır. Kaya resimlerinin bulunduğu alanın tabanının döşeli oluşu, Latmos’un zirvesini görmesi ve alanda kültsel işleve dair izlerin bulunması burasının ana kült alanlarından biri olduğunu gösteriyor.

Tunç Çağı

Bölgedeki Tunç Çağı ile ilgili en önemli izlerden biri Suratkaya Luvi Yazıtı’dır. Milas Sakarkaya Köyü’ne varmadan sapılan bir yoldan ormanlık alanın içinden geçilir, oradan bir süre yürüdükten sonra karşı vadinin üzerinde büyük bir alana yayılmış gnays kayalardan oluşan heybetli ve etkileyici bir tepelik karşınıza çıkar. Vadiye inerken geniş alanda demir cüruflarıyla karşılaşacaksınız, bu kalıntılar orada demir işliğinin varlığına işaret eder. Vadiyi geçtikten sonra tepeliğin yanından bitim noktasına yürüdüğünüzde altı oyuklu bir kayanın altında, Beşparmak (Latmos) Dağları’nın dokuz yüz rakımlı bölgesinde Suratkaya olarak nitelenen Luvi hiyeroglifleri bulunmaktadır. Suratkaya ifadesi, altı oyuklu kayaya yandan bakıldığında suratı andırmasından dolayı nitelendirilmiştir. MÖ 14 yüzyıla tarihlenen Suratkaya Luvi Yazıtı bölgenin Luvi kimliği açısından önemlidir. Luvi hiyeroglifi ile yazılan karakterler altı grup halinde sıralı bir şekilde kayaya nakşedilmiş. En soldaki grupta Mira Ülkesi okunabilmektedir ve diğer yazıtlar Mira Ülkesi prenslerinin parçalı isimleridir. Ne yazık ki isimler yok olmaya başlamış sadece en soldaki Luvi yazıtı oldukça sağlamdır.

Klasik, Helenistik ve Roma Dönemi

Bu dönemde bölgede köklerini Tunç Çağı’ndan alan Karialılar yaşamaktadır. Latmos’tan ismini alan Latmos kenti dağın eteğine, eskinin Latmos Körfezi bugünün Bafa Gölü’ne yukarıdan bakar şeklinde konumlanmıştır. Latmos Dağları’nın içinde diğer önemli kentler Herakleia Latmos (Kapıkırı Köyü), Amyzon ve Alinda’dır (Karpuzlu). Söke Ovası’nın deniz olduğu, Bafa Gölü’nün körfez özelliğini koruduğu zamanlarda Büyük Menderes Ovası ile Milas (Mylasa) Ovası’nın çevresindeki kentlerin bağlantısı dağın içindeki geçitler yoluyla sağlanmış.Bu geçitlerin güvenliği hakim noktalara yapılan kaleler, karakollar ve kulelerle sayesinde olmuş. Güvenliği sağlamak için yapılan bu yapılardan birçok iz görmek mümkün. Latmos’taki Bağarcık Yerleşkesi’nin kuzeyinde bulunan Zeus Akraios ve Thea Akre Tapınağı Karialılar tarafından MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır.

Orta Çağ ve Hıristiyanlık

Latmos Orta Çağ boyunca önemini ve kutsallığını korumuş ve Hıristiyan rahiplere yuva olmuştur. Latmos’un göğe ulaşan yüksekliği, ulaşımın güç olması, saklanmak ve manastır kurmak için elverişli coğrafyasıyla MS 7. yüzyıldan sonra Arap Yarımadası’ndan gelen rahiplere yuva olmuştur. MS 9. yüzyıldan itibaren saklanmaktan öte daha komplike ve birçok bölümden oluşan manastır yaşamı inşa edilmiştir. Bu manastırlardaki kiliselerde ve kimi kaya altlarında inanç pratiklerinden somutladıkları freskleri (resimler) görmek mümkündür.

Latmos kentinin içindeki Theotokos Meryem ve İsa’nın göğe yükselişi fresklerinin bulunduğu Pantakrator Mağarası yine kentin yukarısındaki fresklerle bezeli İsa Mağarası, Kapıkırı Köyü yaylalık mevki denilen yere 3-4 km uzaklığındaki Kiselik Manastırı ve 4-4,5 km uzaklığındaki Gökkaya Mağarası önemli noktalardandır. Kiselik kiliseden ziyade geniş alana yayılmış bir manastır kompleksidir. Yüce dağın ortasında daha düz bir coğrafyaya konumlandırılmış yapının duvarlarını ve yapının iç kısmındaki fresklerin izlerini görmeniz mümkün. Gökkaya ise küçük bir mağaranın duvarlarının süslenmesiyle oluşturulmuş bir inanç noktasıdır. Burada farklılık inançsal öykülerden ziyade beyaz zemin üzerine kırmızıyla yapılmış ışın ortasında haç, uzun bir yazı ve bitkisel motiflerle bezenmesidir. Arap Avlu denilen mevkide yer alan ve 740 metre yükseklikte kurulan Stylos Manastırı coğrafyanın en önemli manastırıdır. Geniş alana yayılan manastır birçok bölümden oluşurken savunma da ihmal edilmemiştir. Özellikle merdivenlerden tırmanılarak ulaşılan ve kayaların kesilmesiyle yol açılan güneydeki uçurumlu mağara fresklerle süslüdür. Fresklerde Meryem’in hayatı, Gabriel’in Meryem’e İsa’ya hamile kalacağını bildirmesi ve İsa’nın hayatı anlatılmıştır. Burasının bir başka önemi MS 9. yüzyılın sonları ve MS 10. yüzyılın ikinci çeyreğinde yaşayan Genç Aziz Pavlus’un buraya gelmesi, bir mağarada yaşaması ve öldükten sonra buradaki kiliseye gömülmesidir. Uçurumlu mağaradaki fresklerde Pavlus dizleri üzerine çökmüş ve ellerinde manastır kuralını içeren bir dizi yazı tutmaktadır. Gölyaka Köyü’nden gidilen Yediler (Kellibara) Manastırı’ndaki gnays kayalarla bütünleşmiş ve horasan harcıyla karılmış yapı kompleksleri de büyüleyicidir. Yediler Manastırı’nın yakınlarındaki kaya altında İsa’nın hayatıyla ilgili freskler vardır. Kompozisyon şeklinde sırayla aktarılan olay örgüsünde İsa’nın çocukluğu, vaftizi, mucizeleri ve çarmıhta gerilmesi aktarılmıştır. MS 13. yüzyılda manastırlar terk edilmiştir.

Yerel Yaşam Kültürü Açısından Önemi

Latmos Tarım Terasları - Yücel Sevingül, 2024
Tarım Terasları – Yücel Sevingül, 2024

Yerel Üretim

Latmos’ta köylüler fıstık çamı (künar), balcılık (basra böceği balı), yerel türlerden hayvancılık, sebzecilik ve zeytin gibi birçok alanda inatla üretmeye üretmeye devam ediyorlar. Bu üretim süreci, insanların kimseye muhtaç olmadan geleneksel yaşamını sürdürmeye ve köylerin yaşamasına katkı sağlamaktadır. Madencilik faaliyetleri günden güne üretim alanlarını daralttığından ve su kaynaklarını yok ettiğinden köyler boşalmakta, üretim ve geleneksel yaşam geri dönülemez şekilde yok olmaktadır.

Sivil Mimari

Milas Ketendere, Çomakdağ ve İkiztaş Latmos’un eteklerine kurulmuş üç büyük köy. Bu üç köyün ev mimarisi gnays kayalardan kesme büyük blokların bir araya getirilmesi ve o blokların arasına kiremit ya da gnays parçaların yerleştirilmesi ile oluşturulmuş. Ovadan daha izole olduğu için bölgenin kültürü, özel günlerde kıyafetleri, lehçeleri farklılık gösteriyor. İkiztaş’ın hemen yanında devasa iki gnays kaya var ve köy ismini buradan alıyor. Latmos’un milyonlarca yıllık öyküsü halâ daha devam ediyor ve zamanın nehrinde akıyor. Köylerin üretim alanlarının, su kaynaklarının ve yaşam alanlarının madenciler tarafından talan edilmesi Latmos’u geri dönüşümü olmayacak şekilde yok ediyor.

Doğal Varlıklar Açısından Önemi

Habitat

Alanın genelini kermes meşesinin (Quercus coccifera) baskın olduğu maki ve frigana toplulukları kaplar. Alanın ulaşımı zor eğimli yerlerinde kızılçam (Pinus brutia) ormanları görülmektedir. ÖDA’da yaklaşık 20 000 hektarlık alanı kaplayan fıstık çamı (Pinus pinea) ormanı bulunmaktadır. Bafa Gölü’nün doğu kıyısındaki Beşparmak Dağları sarp kaya bloklarından oluşan benzersiz bir kaya yapısına sahiptir.

  • Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları, 2006

Türler

Batı Menteşe Dağları dokuz bitki taksonu için “Önemli Doğa Alanı” kriterlerini sağlamaktadır. Bunlar arasında nadir ve nesli tehlike altında olan Cyclamen mirabile, Arenaria cariensis ve Silene splendens gibi türler bulunur. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altındaki sığla ağacının (Liquidambar orientalis) en kuzeydeki yayılış alanıdır. Çok sayıda kuş türü için bölgesel ölçekte önem taşımaktadır. Gökdoğan (Falco peregrinus) ve gökkuzgun (Coracias garrulus) bu türlerin başında gelir. Dar yayılışlı ve Akdeniz bölgesine endemik Karya kertenkelesinin (Lacerta oertzeni) dünya dağılışında Batı Menteşe Dağları önemli bir yer kaplamaktadı. Beşparmak Dağları bugün nesli tükenmiş olduğu tahmin edilen Anadolu parsının (Panthera pardus tulliana) en önemli eski dağılış alanlarından biridir. Alanın batı sınırını oluşturan Menderes Nehri endemik ve nesli tehlike altında olan Capoeta bergamae ve Chondrostoma meandrense adlı içsu balıklarına ev sahipliği yapmaktadır.

2008 Yılında Türkiye çapında belirlenen “122 Önemli Bitki Alanı” arasında Latmos – Beşparmak Dağları da yer almaktadır.

  • Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları, 2006
  • Türkiye’nin 122 Önemli Bitki Alanı, 2008 Bağlantı

Jeoloji

Latmos’un jeolojik çeşitliliği, farklı oluşum aşamalarından geçen jeolojik malzeme, alandaki parçalı yapı ve bu yapının iklimsel etkiler tarafından aşındırılması, ortaya ilginç bir jeolojik-jeomorfolojik görünüm sunmuştur.

Latmos’un jeolojik yapısının içine girdiğinizde sizleri başka alemlere gittiğiniz hissiyatını verir. Zamanın ve doğanın şekillendirdiği kayaçlar başka başka formlarda sizleri karşılar. Latmos jeopark olmayı en hak eden yerlerin başında gelmektedir.

Zamanla aşınan kayaların oluşturduğu biçimler, kayaların ve koynunda barındırdığı binbir çiçekleriyle birlikte büyüleyici bir manzara sunmaktadır. Yumuşak hatlar oluşturarak yan yana dizilmiş onca kayanın arasında dolaşmanın verdiği o şaşırtıcı huzuru hissettiğinizde, buranın neden kutsal kabul edilmiş olabileceği üzerine düşüncelere dalarsınız. Ziyaretçi adeta milyon yıldır süren bir dansa tanık olur.

Latmos ve içinde bulunduğu bölgenin genel jeolojisi hakkında detaylı bilgi için:

Harekete Geç

Latmos’u koruma mücadelesine katılın. Siz de harekete geçin.

Size en yakın sivil toplum yapılanmasına destek olun.

Çevrenizde Latmos ile ilgili çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına destek olun.

Aktif faaliyet gösteren topluluklar:

Sosyal medyada Latmos’un görünür olmasına destek olun.

Latmos Bölgesindeki yıkımı siz de çevrenize duyurun. Sosyal medya hesaplarımızı takip edin ve paylaşın. Gönderileriniz için #LatmosuKoru veya #Latmos etiketini kullanabilirsiniz.

İçeriğe katkıda bulunun

Bu platform ile ilgili tüm içerik önerilerinizi bekliyoruz. Latmosta tahribatın kanıtı olabilecek tüm bilgi ve belgelerinizi bize ulaştırabilirsiniz.

[email protected]